Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu

Kendinizi büyülü bir ortamda hissedeceksiniz! Hogwarts...Ayın cadısı Kelley Bella Swan'dır...Teşekkür ederiz...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Profesör Alımları

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Charton Lupért Hellsing
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Charton Lupért Hellsing


Mesaj Sayısı : 67
Rp Yaşı : 35
Kayıt tarihi : 29/03/09
Rp Partneri : -
Asa : Bilgeliğin Gücü
Kan Durumu : Safkan

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimePerş. Nis. 02, 2009 12:27 am

Ad-Soyad:
Rp Yaşı:
İstediğiniz Ders:
Örnek Rp:

Örnek Rp'yi buraya yazmanız gerekmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsakademisi.0wn0.com
Charton Lupért Hellsing
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Charton Lupért Hellsing


Mesaj Sayısı : 67
Rp Yaşı : 35
Kayıt tarihi : 29/03/09
Rp Partneri : -
Asa : Bilgeliğin Gücü
Kan Durumu : Safkan

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimePerş. Nis. 02, 2009 3:01 am

Kabul edilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsakademisi.0wn0.com
Jasmine Lydia D'Nile
Kehanet Profösörü & Gryfindor Bina Sorumlusu
Jasmine Lydia D'Nile


Mesaj Sayısı : 1
Rp Yaşı : 20
Kayıt tarihi : 14/06/09
Rp Partneri : Yoq x(
Asa : Ay Parıltısı
Kan Durumu : Safkan

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimePaz Haz. 14, 2009 6:00 pm

Ad-Soyad: Jasmine Lydia D'Nile
Rp Yaşı: 20
İstediğiniz Ders: Muggle Bilimleri-Ravenclaw veya Gryffindor Bina Sorumluluğu
Örnek Rp: Yorgun ve ağırlaşmış bedenini bir harekette yatağına bıraktı. Küçük kafasını yastığının, bedenini ise yorganın altına sakladı, başkaları görmesin bu güçsüzlüğünü diye. Kaldıramayacağı yükler bindirilmişti omuzlarına. Pes etmesini bekleyen, güçsüzlüğünü görüp zevk alan, maskeler takmış insanlar sarmıştı etrafını. Kâh gülerek, kâh korkutarak onu bekliyorlardı uçurumlarında. Acıyla, gözyaşıyla besleniyorlardı. İstedikleri şey de buydu zaten; acı, gözyaşı, ölüm… Onun ise yatağın içinde debelenmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Olsa dahi bilmiyordu, düştüğü bu kör kuyudan nasıl çıkacağını. İstediği tek şey sadece küçük bir mutluluktu. Küçücük yaşına bakmadan, aldırmadan hayatın attığı o tokatlar karşılığında sadece ve sadece küçük bir mutluluk. Belki de elinde kalanlar küçük bir mutluluktu. Ama ya elinde kalan? Elinde ne vardı ki mutluluğa sebebiyet veren? Elinde kalmış olan sadece lanet olasıca bir babaydı. O lanet olasıca babası, annesinin ölümüne sebep bile olabilirdi kim bilir. Annesinin hala yaşıyor olmasına şükredebilir, onu küçük bir mutluluk kaynağı yerine koyabilirdi.

Başını yastığa her koyuşunda, kapatırken gözlerini, kulaklarında çınlayan annesinin çığlığı ile sıçrıyordu. Bedeninin her zerresine kadar işleyen acının varlığı, onu düşünmemesi gereken şeylere zorluyordu. Kan beynine sıçramıştı, bu şekilde, bu düşüncelerle uyuması mümkün görünmüyordu. Omuzlarındaki yükün ağırlığından, bedenini örten –saklayan- yorganı bile hissetmiyordu. Bir çırpıda devirdi üzerindeki somut ağırlıkları. Acılarından, korkularından kaçıp sığındığı rüyalar ve hayaller neredeydi şimdi?

“Yok oldular!”

Duvarlar üstüne üstüne geliyor, zihnindeki baskılı sese arka çıkıyordu. Ağlamak istiyordu, içindeki acının gözyaşlarıyla akıp gitmesini. Ama yapamıyordu, yüzü yoktu belki pes etmeye. İçinde yanan umut ışığını gözyaşlarıyla söndürüp, ölümünü izlemeye niyeti yoktu. Her şeyi bırakıp, çekip gitmek en büyük arzusu misali yem olmak maskeli insanlara… Böyle bir son ile karşı karşıya gelmek, bendini kendi ayakları altına almaktı en nihayetinde. Kendisine bunu yapamazdı, daha çok küçüktü. Ama yaşamak için birden fazla nedene ihtiyacı vardı. Daha birkaç cümleyi bir araya getiremezken, birkaç nedeni nasıl ortak bir çatı altında buluşturacaktı? Bu olay da imkânsızlıklar denizinin engin sularında boğulmaya yüz tutmuştu, aynı kendisi gibi… Nefes alamıyordu, etrafını göremiyordu, hiçbir şey hissedemiyordu. Korkudan titreyen bacakları birbirine çarpıyor, zihninde canlanan kendi ölümünün sahnesi için yorgun olduğunu bildiriyordu. Ve maskeli insanlar… Kahkahalar atarak seyrediyorlardı duvarlara yansımış somut görüntüleriyle. Dayanamadı, müstehcen laflar sarf etti maskelere –duvarlara-. Duvarlara çarpıp geri dönen cılız sesi zihninde yankılanmaya başladı. Bu maskeler somut değildi –ki gerçek ve sahteyi nasıl ayırabilirdi bu durumda?-. Gerçek veya sahte; artık ne önemi kalmıştı ki arasındaki farkın? Geçen her saniye eriyip tükenen bu kız için gerekli olan gerçek ve sahtenin arasındaki fark mıydı? Değildi, onun için gerekli olan diye bir şey yoktu, o acı çekmeye, ölümün ne olduğunu bilmeye mahkûmdu. Küçüktü daha, küçücüktü; yaşı sadece on birdi. Ama hayat onu yaşlandırmıştı, içi çürümeye çoktan başlamıştı.

“Kendine gel!”

Ne yaptığını sanıyordu bu küçük kız? Kendisini ölüme terk etmeyeceğini düşünen o değil miydi biraz önce? Beyninin verdiği emir bu değildi ki, hiçbir şey değildi. O yaşamayı seçmişti, gerçek veya sahte duygularıyla. Maskeli insanlar belirdi yine karşısında; ama bu sefer daha gerçekti –ki sanki gerçek olması bir şeyi değiştirecekmiş gibi-. Kendisine doğru yaklaşan bu maskeli insana nefretle baktı, yüzüne tükürmesi ise an meselesiydi. Yatağından aniden sıçradı ve maskeli insanın suratındaki maskeyi çıkarttı. Bu… Karşısındaki bu insan sözde(!) babasıydı. Peki ya arkasında beliren fahişeye benzeyen insani varlık kimdi? Aklına ilk gelen doğruydu kendisine göre, bu yüzden babasına daha sonra da fahişe kılıklı kadına attı tokat. Hayatın kendisine attığı tokatlar kadar acımasızdı umardı ki ve öyle olacaktı. Kanlar fışkırdı babasının gözlerinden, sonra da defolup gitti yanındaki kadın ile. Kendine hiç yakışmayan kahkahalar attı dört duvar arasında, arkalarından. Lanetler okudu binlerce kez, daha sonra da teşekkür etti kendisine, attığı tokatlar için. Hak etmişlerdi onlar; ama ne yüzle karşısına çıkmışlardı küçük kızın? Onlara sormak istediği sorular vardı, hepsi de aşağılayıcı vaziyetteydi. Niye sormamıştı ki, onları üzdüğü anda kendisi güçleniyordu adeta. Üzmeliydi onları ya da öldürmeli. Küçük kız öldürecekti onları; ama daha küçüktü. Büyüdüğünde hiç acımadan, işkence çektirerek öldürecekti. Yaşadığı her şeyin hesabını vereceklerdi.

Midesinin bulandığını hissetti, kan kokusu olabilirdi nedeni. Ya da onların iğrenç suratlarını görmekten tiksinmişti. Dayanamadı ve içinde ne varsa dışarıya boşalttı, kustu. Hazmedemediği ne çok şey varmış içinde. Aptallığına şaşıyordu bir yandan da. Böyle bir babaya sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu şimdi anlıyordu, hissediyordu. Acının ne olduğunu anlayabiliyordu. Küçüktü daha, küçücüktü. Buna rağmen hissetti acıyı, kan kokusu ciğerlerine doldurdu. Bezmiş olsa da mücadele etmekten, asla vazgeçmeyecekti. Zafer ile taçlandırılacaktı en sonunda, isminin anlamını yaşamının son anına kadar taşıyacaktı.

Küçücük bir kız, karar anı, kan kokusu, istikrar, hırs, mücadele hissi, zonklayan şakaklar… Aynı anda, bir aradalar. Bir yıkımın ardından kör kuyuya düşüş ve en sonunda kurtuluş çabası…

Annesine çok benziyordu bu konularda. Hırsı, mücadele hissi, istikrarı, acı çekmesi, ihanet edilmiş ve içi çürüyen bir beden. Annesinde ve kendisindeydi bütün bunlar, sahiptiler arasında istemedikleri olsa da. Hayatı yavaş veya hızlı, bir şekilde kavrıyordu, tüm gerçek veya sahteleriyle. Karanlık veya aydınlık, hep var oluyordu hayatta. Sona ulaşabilmek için gerekli olan mücadele veya pes edişti. Mücadele edersen yaşarsın, pes edersen ölmeye mahkûm bir insansın. Bunu kavramıştı bugün o küçük kız, kavratmışlardı zor da olsa.

Yatağa uzandı tekrar; ama bu sefer saklanmadı başkalarından. Uzandı sadece, hiçbir şey yapmadı başka, yapsa da fark etmezdi zaten. İçinde alevlenen nefreti daha da büyütmeye baktı gözleri kapalıyken. Büyüyünce bu nefrete ihtiyacı olacaktı, babasının acı çekmesi için. Kim bilir hangi cehennemdeydi şuanda, kimlerle sürtüyordu. Lanetler okudu yine her seferinde olduğu gibi; bundan memnundu. Gözlerini aralarken görmek istediği sadece huzurdu. Gözlerini açtı ve büyük bir boşlukla karşı karşıya geldi. İşte, huzur buradaydı; bu sonsuz boşlukta. Derin nefes aldı, ciğerlerinin bu nefeslere ihtiyacı vardı; aynı kendisinin bu boşluğa ihtiyacı olduğu gibi. Ölmüş müydü yoksa, bu boşluk bu yüzden miydi? Kalbi biraz korku biraz da huzur doldu, ne yaşadığını bilmediği halde.

“Ben… Ben öldüm mü?”

“Tabiî ki hayır aptal!”

Kim ona aptal demeye cüret edebilirdi! Gözleri somut-soyut her şeyi görmesine rağmen sesin nereden kimden geldiğini göremedi. Bilmeye de çok niyetli görünmüyordu zaten. İstediği tek şey bu sonsuz boşlukta, sonsuz huzura erebilmekti. Gözlerini kapattı tekrar, bir daha açmamak niyetiyle. Uyudu, rüya gördü, mutlu oldu, huzura erdi. Gözlerini açmaya korkuyordu; ama yorulmuştu kapalı tutmaktan. Açılmaya meyilli olan gözlerini yavaşça açtı. Şimdi o dört duvar arasına yine gelmişti. Ölmeyi dilerken buldu kendini, daha sonra yaşın çok küçük diye azarladı. Kalbine giren ağrıyla yatakta debelenmeye başladı, ağrı zaman geçtikçe vücuduna yayılıyordu. Ölüyor olamazdı; çünkü biraz önce de ölmemişti. Ama ya eğer ölüyorsa?

“Vazgeçtim! Ölmeye hiç niyetim yok!”

“Yaşayacaksın, acı çekeceksin! Ben de bunu istiyorum zaten!”

“Sen de kimsin lanet ses!”

“Öğreneceksin; ama şimdi değil!”

Ölümü konuşuyordu kendisiyle, buğulaşmış sesini tanıyamamıştı. Artık daha fazla aksiyona dayanamazdı ve işi oluruna bırakmalıydı. Annesine mektuplar yazmalı, babasına olan nefretini alevlendirmeli, derslerine çalışmalı, dostlarıyla güzel vakit geçirmeliydi. Bunları yapmak içinde belirli bir güce ihtiyacı vardı. Bu güç ise içindeki umut ışığıydı, o sönmedikçe gücü de bitmeyecekti. Uyumalıydı, dinlenmeliydi, güç –umut- toplamalıydı. Kan kokusu zaman geçtikçe yerini temiz havaya bırakıyordu. Pencereden içeriye sızan güneş ışınları kanla beraber birçok şeyi temizlemişti. Yattığı yerden pencereye çevirdi küçük suratını. Gülümsedi ve gözlerini kapattı.

“Küçük kız şimdi uyumalı…”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Severus Snape
Kehanet Profösörü & Gryfindor Bina Sorumlusu
Severus Snape


Mesaj Sayısı : 4
Rp Yaşı : 30
Kayıt tarihi : 29/08/09
Rp Partneri : Yok!!!
Asa : Özgür Asalet
Kan Durumu : Melez

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 2:02 am

Ad - Soyad:Severus Snape
Rp Yaşı:29
İstediğiniz Ders:Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersi ve Slytherin Bina Sorumlusu
Örnek Rp:Lily sabah erkenden kalktı.Doğum günüydü.Çok mutluydu çünkü bugün 17 yaşına girecekti.Büyücü dünyasında 17 yaşında reşit olunuyordu.Muggle dünyasında ise 18.Evleri büyüktü ama kalabalıktı.Dün bütün akrabaları gelmişti.Aralarında en sevdiği arkadaşları da vardı.Ve bir de Johnny!

Yatağını düzeltip kalktı hemen.Mutfağa doğru indi.Sonra gözlerine inanamadı.Sabahın köründe, sofra kurulmuş, masa başında piramit gibi hediyeler dizilmişti.

"Sabahın bu saatinde mi?Ama neden?"

Annesi asasını saatlere doğrulttu.Evdeki bütün saatlerin akrep ve yelkovanı ileriye hızla herket etmeye başladı ve bir süre sonra durdu.

"Beni-beni kandırdınız!Oohh!Ne-ne..."

Koşarak annesine sarıldı ve sonra da teker teker diğerlerine.Johnny'ye gelince kulağına:

"Kahvaltıdan sonra odama gel.Kimseye görünme!"

dedi.Kahvaltı ve hediye faslından sonra Lily koşar adım odasına gitti.Odaya bir göz atıp dağınıklıkları düzeltirken(!) kapı açıldı.Beklediği gibi Johnny gelmişti.Johnny:

"17. yaş günün kutlu olsun."

"Şey..Saol."

Birbirlerine yaklaştılar, yaklaştılar.Lily bir an kafasını hafifçe oynatıp yere doğru baktı ama Johnny ona sarılmıştı bile ve öpüşmeye başladılar.İkisi de özlerini kapamıştı.Lily şu an ondan mutlusunun olamayacağını düşünüyordu.Johnny'nin de öyle düşündüğünden emindi.

Birden kapı açıldı.İkisi de irkilip ayrıldılar.Giren Lily'nin ağabeyi Ron'du.Aynı zamanda Johnny'nin en iyi arkadaşı.Ron:

"Ooo," dedi Ron imalı imalı."Özür dilerim."

Çıktı ve koşar adım bahçeye gitti.Johnny de arkasından.Lily bahçedeki konuşmaları camdan duyabiliyordu.Ron:

"Ya inanamıyorum.Uzaklara, çok uzaklara gideceğiz.Onu terk etmek zorunda kaldın.Terk ettin!Şimdi ne diye kalkıp kafasını karıştırıyorsun?"

"Kafasını karıştırmıyorum."

"Bitirdiğinde gerçekten çok incindi-"

"Ben de.Niye son verdim biliyorsun.İstediğimden değildi."

"Evet ama şimdi gidip de onu öpüp koklarsan yine umutlanacak."

"Aptal değil o, bunun olmayacağını biliyor, beklentisi yok-"

"Her bulduğun fırsatta ona sarılmaya devam edersen-"

"Bir daha olmayacak, tamam mı?"

Ron yarı kızgın yarı mahçup:

"Eh...Peki öyleyse."

dedi.

Lily içeri girdiklerini gördü.Suratını buruşturdu.Johnny de o gün Lily'e yanaşmaya çok çabalamadı.Lily ne kadar uğraşsa da Johnny Ron'un bakışlarını görünce geri çekiliyordu.Lily kendini kötü hissediyordu çünkü hem moralini hem de iki en iyi arkadaşın arasını bozmuştu.

Ertesi akşam karanlık odada camın kenarında oturuyordu Lily.

"Sessizlik gibisi yok!"

diye düşündü Lily.Yağmur damlaları cama çarparken.

"Yağmur gibisi de yok.Ne kadar mutlu bir gün bu!"

Koltuğa iyice yayıldı.Dışarıdaki yaz yağmurunu izlerken gözlerinin kapandığını hissetti.Gecenin karanlığı onu uykusunda rahatsız edemedi.Evlerine giren ölümyiyen bile onu rahatsız edemedi.Lily sessizliğin içinde annesinin ve babasının öldüğünü duymadı bile.Koltukta büzülmüştü.Ölümyiyen onu görmeden çıktı evden.

Lily kalktığında yağmurun yağmakta olduğunu gördü ilk önce.Karşısındaki camdan ayırdı gözlerini odaya bakındı.Heryerin dağınık olduğunu görünce kalktı hızla.Ne olduğunu tahmin etmeye çalıştı.Ama rüyasındaki ölümyiyenden başka hiçbirşey hatırlayamadı geceden.Güneş yeni doğuyordu.Odaya bir sıcaklık girdi Jas'ın gözünden birkaç damla akarken.

"Anne! Baba! NERDESİNİZ!!"
Cevap germedi.Kendi odasına, evin her yerine baktı ama hiçbir yerde bulamadı büyücü annesini ve babasını.Odada dolaşırken yanağından akan damlaları silmiyordu.En sonunda annesi ve babasının odasına baktı.Karanlıktı.Asasını çıkarıp:

"Lumos"

dedi.Yerde yatan annesi ve babasını görünce ne olduğunu anladı.Nasıl ölmüşlerdi?Nasıl karşı gelememişlerdi?

"Anne, anneciğim! Babaa!!!"

diye çöktü yere, ağlamaya başladı.Onları kendinden çok seviyordu.Nasıl ölürlerdi?

"Nasıl? Nasıl?"

Bakındı...Bir iz aradı odada.Bunu kimin yaptığını öğrendiği anda onların peşinden gidecekti.

"Ölümyiyen!"

diye mırıldandı Lily.Bulduğu şeylerden buraya gelenin onun gibi bir Ölümyiyen olduğunu anladı.Ürperdi.Ama korkmadı.Evden dışarı fırladı.Onu bulmak zordu.Ama o bulacaktı. Evden çıktığı anda karşısında beliren süliet'e dikti gözlerini.Karanlık korkunç süliet'e baktı.Bu ölümyiyendi.

"Sen!!!Annemi ve babamı öldürdün!!!"

dedi bağırarak.Ölümyiyen soğuk bir kahkaha attı ve:

"Seni de öldüreceğim!"

Adam bir adım attı.Asasını kaldırdı, ağzını açtı.

Avada Kadavraa!!!"

Lily panikledi.Hemen aklına ilk gelen büyüleri uyguladı.

"Portego!"

Şiddetlice sarsıldı ama ölmedi.Adam da sarsıldı.Nedense büyü geri tepmedi, adam ölmedi.Lily o an bile durumuna sevindi.Ölmemişti.Ama annesi ve babası...Onlar ölmüştü.Bu bir felaketti.

"Exspilliarmus!"

Adamın asası elinden fırladı.

"Avada Ke-"

"Bunu yapamazsın sende bu cesaret yok küçük kız."

"Ben sana cesareti gösteririm.Avada-.Ahh!Sersemlet!"

İşte iyilerin en kötü tarafı.Yoldaşlıktakilerin en kötü tarafı!Acımak.Acımak istemiyordu Lily.Ama elinde değildi.Bir patronus yapıp okul müdürüne gönderdi.Aklına başka bir şey gelmemişti.Okul müdürüne güveniyordu.O her şeyin en iyisini bilirdi.

Kaldırımın kıyısına oturup beklemeye başladı.Evlerinin üzerine baktı.Karanlık İşaret vardı.Ölüm yiyenlerden nefret ediyordu Lily.Az sonra patronus göründü.Konuşmaya başladı:

"Ölüm yiyen için, bakanlığa haber vermelisin canım.Onu Azkaban'a göndereceklerdir. Layığını orada bulur Ölüm Yiyenler.Annen ve baban için canım, yapabileceğimiz birşey yok ne yazık ki.Ama o evde çok fazla kalma kalma Jas!Toparlan ve çık!Okula gelebilirsin.Ben buradayım.Geçekten çok üzüldüm."

Patronus susar susmaz bir mesaj da bakanlığa yolladı.Az sonra bakanlıktan bir kaç görevli gelip adamı aldı ve götürdü.Lily Karanlık İşarete bakıyordu.Gitmesi gerektiği aklına geldi.Eve girip müthiş bir hızla toparlandı ve çıktı.Kapının önüne gelince, durdu.Son bir kez arkasına dönüp eve baktı.Sonra da okula cisimlendi.Gittiğinde müdür onu bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leonard Vincent Hellsing
Sihir Bakanı & Vampir & Admin
Leonard Vincent Hellsing


Mesaj Sayısı : 45
Rp Yaşı : 23
Kayıt tarihi : 30/03/09
Rp Partneri : Kelley Bella Swan _Bana aiT_
Asa : Karanlık Hırs
Kan Durumu : Safkan

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 6:46 pm

Jasmine Lydia D'Nile: Yazım hatasına çok fazla rastlamadım. Bütün olarak güzel bir rol oyunuydu. Rütbeniz verilecektir yalnız ufak pürüzler bulunmaktadır. Öncelikle istediğiniz iki binanın da sorumlu profesörleri bulunmaktadır. Şimdilik sadece profesör rütbenizi veriyorum. Bana istediğiniz diğer iki binadan birini belirtip pm atarsanız rütbenizi tam olarak verebileceğim. Ayrıca rp yaşınız bir profesör için çok genç. Yaşınızı 5 yaş daha arttırırsanız sevineceğim. Tebrikler! Yeni profesörümüzsünüz.

Severus Snape: Rol oyununuzda renklendieme yoktu ve konuşmadan başka pek bir şey göremediğimi itiraf etmeliyim. Üstelik çok fazla paragraf bunlar çok gereksiz. Sonuç olarak rütbenizi veremeyeceğim. Eğer bana çok daja iyi bir rol oyununu pm olarak atarsanız rütbeniz verilecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Charton Lupért Hellsing
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Okul Müdürü & Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü & Sly. Bina Sorumlusu &Vampir & Admin
Charton Lupért Hellsing


Mesaj Sayısı : 67
Rp Yaşı : 35
Kayıt tarihi : 29/03/09
Rp Partneri : -
Asa : Bilgeliğin Gücü
Kan Durumu : Safkan

Profesör Alımları Empty
MesajKonu: Geri: Profesör Alımları   Profesör Alımları Icon_minitimeÇarş. Eyl. 02, 2009 1:23 am

Bina sorumlulukları en son açıklanacaktır. Bu yüzden kimsenin bina sorumluluğu istemeye hakkı yoktur.

Ayrıca burada rp'ye bakılmıyor Mr Hellsing. İsteyen herkes profesörlüğe alınabilir, bilmediğiniz işlere bulaşmayın lütfen.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsakademisi.0wn0.com
 
Profesör Alımları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ZAY Alımları
» Dükkan Sahibi/Çalışanı Alımları
» Bakanlık Alımları
» Sihir Basını Alımları
» Hellsing Aile\'si Alımları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Karakter İşlemleri :: Seçimler :: İş Seçimleri-
Buraya geçin: